Küresel dünya tüketmek zorunda..
Tüketim durursa her şey biter..
Dolar basmak demek ekonomileri büyütmek demek Doların karşılığı ancak tüketim ile mümkün..
Tüketim çoğalamazsa, diğer seçenek ise, malların ürünlerin fiyatlarını arttırmak.. Onun için dayanıksız tüketim malları ve sürekli “güncellenen” tüketim ürünleri piyasaya sürülüyor.
Dünya’yı silah ile kontrol etmek, çok daha karmaşık sonuçları olan ve kontrolü zor bir süreç. Abd bunu, Vietnam’da, Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de yaşadı, yaşıyor.
Dünyayı yönetmenin bir diğer yolu da kültürel istila, kültürel istila olmaz ise, tüketim ürünlerinizi oraya sokamazsınız, istediğiniz gibi yön veremezsiniz..
Ekonomileri yönetir ve yön verebilirseniz, o ülkelerin bayraklarını kendi bayraklarınız dile değiştirmeniz gerek kalmaz.
Sizi yok etmek istemezler, çünkü tüketim için gereklisiniz, ancak kontrol dışına çıkmanızı da istemezler..
Özetle, herkes uslu çocuk olmalıdır.
Dünya 5’den büyüktür demek, tam da bu sisteme karşı tutmanın dile dökülmüş halidir. Ancak bu hiç de kolay değildir. Küresel sisteme karşı koymak tek bir devletin, tek başına yapabileceği bir şey değildir.
Küresel sistemin en büyük silahı dolardır. Atom bombasından çok daha etkilidir. Sınırsız para üretme imkanı ile insanları toplumları şirketleri ekonomileri, bankaları ve ülkeleri satın alırlar. Bunu yaptılar, yapıyorlar..
Dolar’ın egemenliği kırmak ise, bunu deneyenlere, ölüm ile geri dönmüştür. Doların rezerv olarak kullanılmasını engellemek, en başta petrol ve emtia ticaretinin dolar dışında bir varlık ile yapılması ile mümkündür. Tüm bankacılık sistemini, para transfer sistemi, kredi kartı sistemini, uçuş trafiği ve deniz trafiği sistemlerini kontrol eden bir yapı ile mücadele etmek, bunları göze almak, alternatiflerini adım adım oluşturmayı zorunlu kılar.
Bugün büyük ekonomilerden Almanya ve Japonya ikinci dünya savaşı ile birlikte güvenliğini ve dış politikasının ana unsurlarını ABD’ye teslim etmiştir. Bağımsız ordusu ve ekonomisi yoktur. Güçlü ekonomi güçlü ülke demek değildir.
Güçlü ülkeler güçlü ekonomisi olan, bağımsız dış politik kararlar verebilen ve bu kararları ordusu ile sahada destekleyebilen ülkelerdir.
Para, Ordu, İrade, bu üçlü olmazsa olmazdır. Bir tanesi eksik ise, başarı gelmez.
Türkiye bugün güçlü bir ordu inşa etmeye çalışıyor. Savunma sanayisi yerli olmayan bir ordu mermiye muhtaç kalır, parası ile alamaz, bunu tesis etmeye çalışıyor. Ön alıyor. Zayıf noktalarımızdan biri de ekonomi, şu an üstü örtülü şekilde uygulanmakta olan yatırım ambargolarına, olası bir kriz anında, diğerlerinin de eklenmesi kaçınılmaz. Güçlü rezervlere ihtiyacımız var.
Günümüzde savaş oklarla yapılmıyor, maliyetler çok yüksek. Keşke kimse savaşmak zorunda kalmasa ama küresel çete ile masada uzlaşmak hiç de mümkün gözükmüyor. İşin nihayetinin buraya evrileceği maalesef kaçınılmaz bir son.
Diğer büyük iddia sahibi ülkeler de bu küresel düzenin yıkılması için, gerekli hazırlıklarını yapıyorlar. Yani aslında uzaktan bakıldığında, her şey “olması gerektiği gibi” ilerliyor.
Yeni bir dünya sancısız doğmayacak.