Sunuş

Ülkemiz, altyapı yönüyle gelişmiş ülkelere göre kıyaslandığında, havalimanı, demiryolu, otoyol, liman, elektrik iletim hatları, enerji üretim sahaları ( GES, RES, HES, Nükleer, Termik, vb.) organize sanayi bölgeleri gibi alanlarda, 2000’li yılların başına kadar oldukça gerideydi.

Yine aynı şekilde ticari ve konut yapıları da gerek sayı, gerekse de nitelik itibarı ile gelişmiş ülkelerle kıyaslanacak düzeyde değildi.

Ak Parti Hükümetleri ile gerek altyapı alanında, gerekse de yapıların yenilenmesi ve arzın arttırılması amacıyla, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile çok büyük atılımlar yapılmıştır. Türkiye’nin 75 yılda aldığı mesafeden çok daha fazlası, bu 25 yıla yaklaşan dönem içinde katedilmiştir.

Bu süreçte ülkemiz başta Kahmaranmaraş-Hatay depremi olmak üzere birçok büyük deprem yaşamış, ülke iş gücü ve üretim potansiyelinin önemli bir kısmı bu yaraları sarmak üzere seferber edilmiştir. Devletimiz var gücüyle elinden geleni yapmış ve yapmaya da devam etmektedir.

Bu çalışmada, ülkemizin ekonomik göstergelerinde önemli bir yere sahip olan inşaat sektörünün geliştirilmesi ve bu alanda yaşanan sorunlara yönelik kısa başlıklar altında öneriler yer alacaktır.

Sorunlar..
Ekonomik düşük öngörülebilirlik
Artan inşaat maliyetleri
Satın alma gücünün azalması
Yetersiz sermaye
Arsa üretmede yaşanan zorluklar
İşgücünün azalması
Sebepler..
Savaşlar
Dış göçler
Hane halkının azalması
Ekonomik dalgalanmalar
Enflasyon beklentisi
Depremler

Öneriler

  • En önemli sorun, öngörülemez ve sürekli değişken politikalar..
  • Sektör için en önemli sorun, maç başladıktan sonra kuralların sürekli değişmesidir.
  • Düşük faiz politikasından yüksek faiz politikasına geçmek, bir çok firmayı zorlamıştır.
  • Vergilendirmedeki belirsizlik adım atmayı zorlaştırmaktadır.
  • Öngörülebilirliğin düşük olması, sektöre olan ilgiyi, üretimi ve kapasitesini azaltmıştır.
  • 2024 2. Çeyreğinde, 2023 aynı dönemine göre ruhsat yüzölçümü %30,9 azalmıştır.
  • Sektörde sürdürülebilirliğin sağlanması öncelikle öngörülebilir olmaya bağlıdır.
  • En az 10 yıllık projeksiyonlarla, başta faiz, kredi şartları, vergi, imar kanunu, kentsel dönüşüm kanunu gibi düzenlemelerin yapısal ve ciddi değişikliklere uğramayacağı sektör tarafından bilinir olmalıdır.
  • Artan inşaat maliyetleri, sektör gelişiminde önemli bir engel.
  • İnşaat maliyetlerinin gerek küresel gerekse de ülke içinde ciddi ölçüde artması, düşük sermayeli sektör üreticilerini zorlamaktadır.
  • İnşaat sektörünü besleyen bazı alanlardaki düşük rekabet, kartelleşme vb. oluşumlar, fiyat istikrarını bozmaktadır.
  • İnşaat maliyeti endeksi, ÜFE endeksi üzerinde seyretmektedir. Temmuz 2024 yıllık inşaat maliyet endeksi %46,35, Haziran 2024 %66,12 iken, ÜFE’de Temmuz 2024 %41,37, Haziran %50,09’dur.
  • Sektördeki tedarikçilerin ve yüklenicilerin toplu mal alım satımında e-ticaret platformları ile  büyük pazarlar kurması önerilmektedir.
  • Rekabetin artması, kartelleşmenin engellenmesi ve denetimlerin artması, maliyetleri kontrol etmek adına önemlidir.
  • İthal edilen ürünlerin azaltılması gayesi ile, ülke içi yatırımların desteklenmesi ve ürün bazında teşvikler verilmesi,
  • İthal ürünler yerine, yerli ürün kullanımının arttırılması. Mevcut mevzuatın yeniden elden geçirilmesi. Kamu ihalelerinin bu işte öncü olması sağlanmalıdır.
  • Son dönemde satın alma gücünün azalması, sektördeki talebi düşürmüştür.
  • Konut fiyatlarının enflasyon ortalamasının üzerinde artması, sektöre yönelik satın alma gücünün azalmasına yol açmıştır.
  • Bu artış, maliyet kaynaklı olduğu kadar, fiyatlama davranışlarının bozulmasından da kaynaklanmaktadır. Son dönemde TÜFE ile düzeltilmiş reel konut fiyatları düşme eğilimi göstermekteyse de bu düşüş, 2018 öncesi konut satın alma gücünü yakalayamamıştır.
  • Finansmana erişim kolaylaşmalıdır. Öncelikle ilk defa konut alacaklar ve yeni evlenenler için, pozitif ayrımcılık yapılması önerilmekte ve bu projeksiyonun en az 10 yıl süreceği öngörülebilir olmalıdır.
  • Kooperatifçiliğin yeniden yaygınlaşması sağlanmalıdır. “Üyenin korunması” odaklı bir bakış ile kooperatif mevzuatının yeniden ele alınması ve kooperatifçiliğin üzerindeki olumsuz algının kaldırılmasına yönelik çalışmalar yapılması önerilmektedir.
  • Yetersiz sermaye üretimin artması önünde engel teşkil etmektedir.
  • Türkiye’de özellikle konut sektörü, yap-sat şeklinde değil, sat-yap şeklinde ilerlemektedir. “Topraktan  satma” yerleşik bir kültür haline gelmiştir.  Burada düşük sermaye en belirleyici etkendir.
  • Türkiye’de 100 bin üzerinde inşaat işiyle meşgul olan firma vardır. Ancak özellikle 2018 ve sonrası dönemdeki çalkantılı ekonomi, sektörde ciddi yıpranmalara ve sermayenin reel olarak erimesine yol açmıştır. Özsermaye/inşaat m2 maliyeti oranı azalmaktadır.
  • Başta yastık altı tasarruflar olmak üzere, birikimlerin sektörde sermaye olarak değerlendirilmesi, GYO, GYF, Kira sertifikaları vb. finansal araçların bilinirliğinin artması, bu araçlara duyulan güvenin artması ile mümkündür.
  • Şirket sermayelerinin güçlendirilmesi için şirket birleşmeleri, iş ve  proje ortaklıklarının arttırılmasına yönelik mevzuat çalışmalarının yapılması önerilmektedir. Atıl şirket varlığının azaltılması, doğru verilerle yol alınması açısından önemlidir.
  • Kamu yatırımlarında da yabancı finansman değil, yastık altında tutulan birikimlerden yararlanılmalı, büyük projelere vatandaş ortak edilebilmelidir. ( Geçiş garantili köprüler, otoyollar, enerji satış garantili barajlar, yolcu garantili havalimanları vb)
  • Arsa maliyeti, yapı maliyeti içinde önemli bir yer teşkil etmektedir.
  • Yapı maliyeti temelde iki başlıkta oluşmakta. Arsa ve bina yapımı. Ülkemizde bina yapım maliyeti arttıkça, arsanın da maliyeti artmaktadır. %50-50 paylaşımı neredeyse tüm ülkede yerleşik bir gelenek haline gelmiştir.
  • Arsa maliyetinin düşmesi, imarlı alan sayısının arttırılması ile mümkündür.
  • Türkiye’de birikimlerin çok önemli bir kısmı tarla-arazi-arsa yatırımı olarak atıl bir şekilde beklemektedir. Bunda en önemli sebep “imar” beklentisidir.
  • Bu beklentinin kalıcı bir şekilde kaldırılması ile, ciddi bir sermaye aktif üretime dahil olacaktır.
  • Türkiye’nin imar planlamasının 150 milyon nüfusa göre bir seferlik kalıcı bir şekilde planlaması ve buna göre imar adalarının açılması, konut üretimini arttıracak, arsa maliyetlerini de düşürecektir.
  • Mağduriyetlerin oluşmaması için mevcut 25 ve 100 binlik planlar esas alınarak, bu düzenlemelerin yapılması, bu planlanan alanların yetmemesi halinde de , deprem, afet, orman, tarım, vb. lojistik vb. parametreler de dikkate alınarak, imar ve arsa sorunun kalıcı olarak düzenlenmesi önerilmektedir.
  • Kalıcı ve bütüncül bir bakış ile şehir planlamaları, su havzaları, maden ve enerji sahaları, ticaret, üretim, sanayi alanları, tarım alanları, 150 milyonluk bir Türkiye çerçevesinde ele alınacak, böylece sağlıklı büyüme sağlanmış olacaktır.
  • Arsa maliyetlerinin düşürülmesi için imar mevzuatı ve planlamalarının ela alınması gerekmektedir.
  • İş gücünün zayıflığı, sektörün büyümesine engel olmaktadır.
  • Türkiye, küresel manada inşaat sektöründe Çin’den sonra en büyük ülke konumundadır. İş yapma beceri ve kapasitemiz oldukça yüksektir.
  • İşgücümüzün önemli bir kısmı yurt dışı projelerde çalışmaktadır.
  • Herkesin de malumu olduğu üzere, ara eleman, çırak, kalfa, usta yetersizliği, inşaat sektöründe çok daha belirgin bir problem olarak ortaya çıkmaktadır.
  • Bu sektörde çalışanlarının gelirlerinin lisans mezunu mühendis mimarların bir çoğundan daha yüksek olması, ne yazık ki, özellikle gençlerin bu alanda çalışmaya yönelmesine yeterli olmamaktadır. Burada sosyal sınıf, algı v.b. diğer etkiler daha baskın unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
  • Bu algının kırılması ve mesleki itibar ve saygınlığın kazanılmasına yönelik, basın-medya- sosyal medya çalışmaları yapılması, sektörün teşvik edilmesine yönelik girişimlerde bulunulması önerilmektedir.
  • Gerek mevcut depremlerin yaralarının sarılması, gerekse de beklenen depremlere hazırlık yapılması için hızlı hareket edilmelidir. Mevcut iş gücünün ve yetişecek iş gücünün bu iş kapasitesini karşılamayacağı görüldüğünden, yurt dışından nitelikli işçi ve usta getirilmesinin önü açılmalıdır.
  • Kamu ihaleleri tarafında yıllardır konuşulan sorunların çözülmemesi, kamu yapım ihalelerine olan ilgiliyi azaltmıştır.
  • Fiyat farkının reel olarak hesaplanamaması
  • Fiyat farkının belli kalemlerde bölgesel ele alınması ( hafriyat, beton, işçilik vb. gibi)
  • Ödemelerin sözleşmede yazılan takvim içinde yapılmaması
  • Yıllara yaygın işlerde ( 3,5,7 yıl vb.) kesilen stopajların enflasyon karşısında erimesi
  • Nakit tutulan teminatların enflasyon karşısında erimesi
  • İdareden kaynaklı uzatılan sürelerde, sadece süre değil, genel gideri karşılayacak bir bedelin de sözleşmeye ilave edilmesi
  • İdareden kaynaklı epey uzayan işlerde ( >2 yıl), yüklenicilere tasfiye hakkı verilmesi
  • İş artışları, yeni birim fiyat düzenlemeleri, iş programları,  tasfiye konuları, proje hata ve çelişkileri gibi teknik konularda ülke içinde farklı uygulamaların önüne geçilememesi
  • Açık ihale oranlarının ciddi ölçüde azalması

Özet

  1. Sektör öngörülebilir olmalıdır.
  2. Maç başladıktan sonra kurallar değişmemelidir.
  3. En az 10 yıl boyunca önemli değişikliklerin ( faiz, vergi, kanun, imar, vb.) olmayacağını sektör bilmelidir.
  4. İthal ürünleri azaltmak, ülke içinde üretmek için ürün bazında teşvikler verilmelidir.
  5. Yapı sektöründe, e-ticaret portalları için mevzuat çalışması yapılmalıdır.
  6. Yurt içi üreticilerin kartelleşmesine müsaade edilmemelidir.
  7. Sermayelerin güçlendirilmesi için mevzuat düzenlemeleri yapılmalıdır.
  8. GYO, GYF vb. enstrümanların bilinirliği arttırılmalıdır.
  9. Kamu yatırımlarında ( köprü, otoyol, havalimanı, demiryolu, baraj vb.) halkın projeye ortak olabilmesinin önü açılmalıdır.
  10. Önümüzdeki 50 yıl boyunca nerelerde konut yapılacağı, nerelerin tarım arazisi olarak kalacağı, nerelerde havalimanı, baraj vb. yapılacağı planlanmalıdır. Arsa üretimi yapılmalı, arsa maliyetleri düşürülmelidir.
  11. Yurt dışından sektöre yönelik işgücü getirilmesinin önü açılmalıdır.
  12. Kamu ihale kanunu ve yönetmelikleri yeniden ele alınmalıdır.