Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın 25 yıl içinde en başarısız olduğu 3 şey ne diye soracak olursanız;
1-) Adalet..
Hiç kuşkusuz birinci sıraya bunu yazmak gerekiyor. Harcarken adaletli harcayamadı, vergiyi toplarken adaletli toplayamadı, mahkemelerde kararları vicdanları rahatlatacak şekilde veremedi, davalar uzadıkça uzadı, insanların adalet kurumuna güveni kalmadı. Meclis, toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak yasaları çıkaramadı..
Toplumsal şiddet, nafaka meselesi, kadının beyanı meselesi, köpek terörü, TV’lerdeki yayınlar, sosyal medyadaki başıboşluk, iftiralar, hareketler, yalan haberler, hırsızlık, gasp, yaralama, adam öldürme, tecavüz.. Bunlara ilişkin toplumda OH BE dedirtecek yasalar bir türlü çıkamadı. Ağızlarda sürekli yeni anayasa.. ÖNCE BUNLARI ÇÖZMEK GEREK.
2-) Eğitim..
Devleti yönetenler, ülke içinde çalışanlar, üretenler, araştıranlar, geliştirenler, katma değer ortaya koyanlar, nitelikli toplum, kaliteli aile.. Bunların hepsi eğitimden geçiyor. Öğretim demiyorum. Eğitim diyorum. İnsanlarımızı eğitemedik. 25 yılda, kaliteli bir nesil yetiştirebilirdik. Sıfırdan yepyeni bir nesil, yepyeni bir eğitim modeli ile şekillenebilirdi.. Olmadı, yapamadık.
Öğretim tarafında da ortalama olarak PISA sonuçlarına bakıldığında, genel bir iyileşmenin olmadığını söyleyebiliriz. Matematik, Fen, Okuma-Anlama konularında çok bir yol alamadık. Nicelik olarak epey geliştik, yeni okullar, akıllı tahtalar ama niteliği geliştiremedik.
Eğitimli bir toplumda, devletin giderleri azalır. Geri dönüşüm oranı artar, fire azalır, verimlilik artar, tasarruf artar, israf azalır, sağlık harcamaları azalır, trafik kazaları, sigorta giderleri hepsi azalır. Eğitim, geri dönüşü en kazançlı olan yatırımdır.
3-) Tarım..
Gıda ve su, önümüzdeki yılların en stratejik alanlarının başında geliyor.. Su tarafında oldukça büyük projelere imza atıldı. Bir çok baraj, gölet, sulama kanalı yapıldı. DSİ, bu anlamda takdire şayan işler yaptı. Ancak, tüm bu sulama altyapısına rağmen, tarım politikasını rayına oturtamadık.
Üretim planlamasını yapamadık. Kooperatifçiliği geliştiremedik. Tarıma verilen teşvikleri ve ucuz kredileri denetleyemedik. Anadolu’dan şehre olan göçün önünü kesemedik. Nüfus artmasına rağmen canlı hayvan sayımız azaldı. Toprakta, dekar başına alınan verim artmasına rağmen, dikili alanlarımız azaldı. Anadolu şehirlere göç etti. Anadolu yalnızlaştı. Gıda da tıpkı silah gibi, mühimmat gibi, paran olsa da alamayacağın bir ürün haline geldi, geliyor.
%30’lara varan fireleri çözemedik, ürettiğimizin 3’te biri çöpe gidiyor. Soğuk zincirler, depolama, bu alanlarda yeterince gelişemedik. Plansız üretimden dolayı, çiftçi ürününü seneye kaça satacağını bilmiyor. Adeta bir kumar oynuyor. Ya tutarsa diye ekiyor. O sene, kim ne ekiyor, yıl sonu ne üretilecek bilinmiyor. Tarımda gayri resmi üretim ve tüketim çok fazla. Bu kayıt dışılıktan dolayı veriler doğru gelmiyor. Hangi gıdayı ne kadar üretmemiz gerektiğini bilmiyoruz. Canlı hayvan sayımız ne kadar bilmiyoruz. Toparlayacak olur isek, tarım, gerek istihdam konusunda, gerek göçün engellemesi konusunda, gerekse de stratejik olarak çok önemli bir alan. Ama 25 yıl içinde bu alanda başarılı olamadı.