Kardeşim atıp tutuyorsunuz, şöyle yap, böyle yap, kolay mı bu işler, bakkal değil, devlet yönetiyoruz devlet, söylemleri var..
Sen olsan ne yapardın ?
Bu, çok önemli bir sorudur.
Sırtında küfe yokken atıp tutmak herkese kolaydır. Bu soruyu kendime sordum, sen olsaydın ne yapardın ? dedim..
Bir fikir, yorum ve değerlendirme formatında konuyu ele alıyorum.
—————————————————–
Daha geriye gidecek olur isek, aslanım, kaplanım, ümmetin lideriyim, Kudüs’ün fatihiyim diye kendime söyletmezdim, beklentiyi arttırmazdım, çizgiyi net çizerdim, ama o safhada değiliz, o çizgiyi maalesef söylem ve eylemlerimizle geçtik, o halde biz, bu günü konuşalım. Bu güne gelelim. Ama bir tespit olarak da bunu yazmış olayım. Çünkü; İç politikada beklentileri yönetmek, hem önemlidir hem de zordur.
—————————————————–
Devletin durumunu, şu halimle ne kadarını biliyorsam, ona göre yazacağımı her cümle sonunda unutmamanız önemlidir. Abd bizi neyle tehdit etti, ya da etti mi ? İsrail bize hangi nükleer silahını gösterdi, ya da göstermedi ? Bunları bilmiyorum, bilmeden yazıyorum. Bildiklerimle, gördüklerimle, bize anlatılan Türkiye’ye göre yazıyorum.
—————————————————–
Önce çerçeveyi çizeyim, sonra detaylandıracağım. Savaş, sadece ateş gücüyle ilgili bir konu değildir. Çok kapsamlı bir mücadeledir. İletişim, hukuk, diplomasi, ekonomi, askeri harekat, istihbarat, vs vs.. Elbette yapacaklarım, bunların tümünü dikkate almayı gerektiriyor. 7 Ekim sonrası, İsrail’in vereceği cevap, işi nereye kadar götüreceği, götürmek istediği, elbette izlenecek yol hakkındaki en önemli gösterge.. Bölge ülkelerinin vereceği cevap, diğer ülkelerin katkısı, yahut etkisi, hepsi önemli gösterge.. Dolayısı ile de aşağıdaki adımlar, işin gidişatına göre yapılacak iş ve işlemler.. Hepsi ilk günden yapılacak şeyler elbette değil.. Ancak gelinen nokta itibarı ile aşağıdakilerin hepsinin şu an yapılması gerektiğini düşünmekteyim.. Sonraki safhalarda olacak ve biteceğe göre de elbette yapılacaklar da değişebilir, dönüşebilir.
—————————————————–
Gazze’nin düşmesini, Diyarbakır’ın düşmesi gibi düşünmezsek, öyle algılamaz isek, olayları doğru okuyamayız. Savaşlarda tarafların savunma hatları vardır. İsrail karşısında ilk hat Gazze’dir. Ondan sonraki hat, Batı Şeria, Suriye, Lübnan, Ürdün, Mısır ve hele İran, hiç değildir. Sonraki savunma hattı doğrudan Türkiye’dir. Hali hazırda işgalci İsrail, ikinci savunma hattı olan Türkiye’yi de pkk aracılığı ile vurmakta, oyalamakta, pkk üzerinden taciz atışları yapmaktadır. Bunu da yine genel çerçeveyi çizmek adına belirtmek istedim. Abd, hem bölgede enerjiyi (doları) kontrol etmekte, hem de İsrail’in yollarına asfalt dökmektedir.
—————————————————–
Başlamadan önce son konu ise, zamanın kimin lehine işlediğinin bilinmesidir. Sivil toplum, vicdanlı insanlar, yani bizler, “modern köleler”, bu sistemin önüne geçemez isek, yani insanlık kazanamaz ise, zaman Türkiye’nin aleyhine işliyor.
EN MÜHİM YERİ BURASIDIR. İNSANLIĞIN VERECEĞİ KÜRESEL TEPKİDİR.
Canavarların dişlileri çok güçlü. Matbaada para basıyor, medya, reklam, sanat ve sinema ile içerden işgal ediyorlar.. Yöneticileri satın alıyorlar, istedikleri firmaları ya satın alıyorlar, ya batırıyorlar. Tüm dünyaya hepimizi ikna ederek zehir bile enjekte edebiliyorlar. Bu sistem ile birey olarak, şirket olarak, devlet olarak değil, ancak, tüm insanlığın harekete geçmesi ile mücadele edilebilir. Bu gibi uyanışlar ise, büyük sosyal yıkımlar ile mümkün. Bu noktada, bu olay bu uyanışı canlandırır mı ? Yeterli olur mu ? Ben pek öyle okumasam da, göreceğiz. Umarım olur.
Bu uyanışın şu an mümkün olmadığını gören ve okuyan biri olarak, zamanın Türkiye aleyhine geliştiğini söylemek istiyorum.
Bir parantez : (Aksi olursa ise Türkiye’nin önü, çok ama çok açıktır. Bu uyanış, Türkiye’nin de yakın (>50 yıl) geleceğini şekillendirecektir.)
Nasıl olur, bu kadar iha, siha yapıyoruz, savunma sanayimiz şöyle oluyor, uzaya uydu gönderiyoruz, diyoruz, değil mi ? Evet doğru bunların hepsi oluyor, ama bizler bunu yaparken, karşı taraf da armut toplamıyor. Onlar da uzayda gezen, içinde füzeler olan, her an dünyanın her yerini yukarıdan vurabilecek olan silahlar geliştiriyor. Yani başımız üzerinde her an kılıç sallayacaklar.. Biz onlara yetişmeye çalışırken, onlar, bir sonraki varış noktasından geçiyor.
Sadece bu mu ? Peki dolar ? Etkisini yitirmiyor. Ne zaman ona karşı bir eylem olsa, bir etkinlik olsa bu yapı süratle çökertiliyor, önemsizleştiriliyor. Ağzına doları alıp tek kötü fikir ortaya koyan, yok ediliyor. Çünkü gücün kaynağı dolar. Sermayesi dolar. Koruyucusu ise ABD. Biz saatlerce mesai harcayıp ancak 1 milyar dolar toplarken, onlar matbaada basıyor ve istediği yere yolluyor. İstediği şeyi satın alıyor. Abd’nin 1 trilyon dolar faiz ödüyor olması, kimseyi rahatsız etmiyor. Kimse bunu sorun etmiyor.
İçerde kültür işgali tam gaz devam ediyor.
Din ile bağlar kopmaya devam ediyor. (Türkiye’nin çimentosu İslam’dır)
Komşular iyice kuklalaştırılıyor.
Etrafımız gittikçe kuşatılıyor.
Bugün el uzatabilecek olanlar da yarın olmayacak..
Savunma hatları bir bir çökertiliyor.
Son kale, TÜRKİYE.
—————————————————–
Bu gerçekler ışığında başlayalım..
Ben olsaydım neler yapardım;
– Ortada bir yangın yeri var iken, bu yangına benzin taşıyan bir ülke kesinlikle olmazdım, İsrail’e su dahil olmak üzere, zerre bir şey gönderilmesini gücüm yetiğince önlerdim. Benim bir düşünce tarzım var, bunu burada da çok kez yazdım, BİR, SIFIRDAN BÜYÜKTÜR. Yani yapabileceğim ne varsa, bunları yapmakla yükümlüyüm, sorumluyum, eğer yapmıyorsam, sorunluyum.
—————————————————–
– O bebekleri öldüren tankların çeliklerini biz veremeyiz. O işgalci askerlerin sularını biz götüremeyiz. “Kudüs kırmızı çizgimizdir” diyorsak, SAMİMİ olacağız. Kırmızı çizgiyi kan ile boyayanlara karşı, söylemlerle değil, eylemlerle de tepki koyacağız. Bilmem kaç yıllık petrolleri varmış, depoları stokları doluymuş, hiç bir etkisi olmazmış diye olaya bakmayacağız. Tarih kitapları bizi nasıl yazacak, ona karar vereceğiz. Bir DURUŞ ortaya koyacağız. Kırmızı çizgi çizmek kolay. Mesele silmemek. Adama tükürdüğünü yalatırlar..
Mürekkebimiz kadar değil, gücümüz kadar çizgi çizeceğiz, ya da çizmeyeceğiz.
Bugün dünyanın en büyük askeri gücü ABD’den daha çok kırmızı çizgimiz var ! Ben onların ağzından bu kadar kırmızı çizgi ifadesi duymadım. Siyaset yapıyoruz, dün dündür, bugün bugündür, her günü o güne göre değerlendirmek gerekir, evet bunlar doğrudur. Dış politikalar değişir, bunlar da doğrudur. Dün görüştüğünüzle, bugün görüşmez, yarın yine görüşebilirsiniz, hepsi doğrudur. Olabilecek şeylerdir. Ama kırmızı çizgiler, dünün, bu günün konusu değildir. Kırmızı çizgiler, zamandan bağımsızdır. Kişilerden bağımsızdır. Hükümetlerden bağımsızdır. Kırmızı çizgiler sandık için değil, ülke için çizilir.
—————————————————–
– Savaşın ilk gününden itibaren bir hukuk ordusu ve askeri teknik bilirkişiler ile, İsrail’i savaş suçlusu ilan etmek ve uluslararası tüm alanlarda sıkıştırmak için tüm delilleri toplardım ve bunları sürekli bu mahkemeler ile, Avrupa ile batı ile , BM ile paylaşırdım, bu ekip, 7/24 bu esasla çalışırdı. Bu konuyu her konuşmamda gündeme getirir, batıyı sıkıştırırdım. Er ya da geç bu zalimlerin savaş suçlusu sayılması için elimden gelen her şeyi yapardım.
—————————————————–
– Bir başka sosyal medya grubu oluşturur, 7/24 esası ile israil, netanyahu ve israil ordusunun resmi önemli bir kaç sosyal medya hesabının altına sürekli yaptıklarını yalanlayan, çok takipçili ve çok etkileşimli bir grup oluştururdum, bunun için gönüllülük esasına dayalı gayri resmi kanallar üzerinden organizasyon yapardım. (Bu iş şu an bireysel çabalarla yapılıyor.) Artık sosyal medya ciddi bir savaş aracı, halkı bu konuda bilinçlendiririm. Nasıl ki 15 Temmuz’da meydanlara dendi, ise, şimdi de insanlara, özellikle gençlere, haydi klavye başına derdim. Bu zulmü dünyaya duyurun derdim. (Savaş; çok yönlü bir eylemdir. Her alanda olmalısınız.)
—————————————————–
– Batılı halkları, ülkelere karşı uyandırır, işte oy verdiğiniz liderler bunlar derdim. Sizin vergilerinizle masum insanları öldürüyorlar derdim. Savaşın ötesinde soykırım yapıyorlar derdim. Yani iç işlerine karışırdım. Tıpkı her olayda bize yaptıkları gibi. Aynı ile cevap verirdim. Tüm batıda bu kadar halk ayaklanması var iken, bu durumu siyaseten kullanamıyor oluşumuzu henüz anlayabilmiş değilim. Benzer şekilde başlarında kukla liderler olan Arap ülkelerinde de yöneticilere değil ama halklarına sürekli mesajlar verir, onları cesaretlendirirdim. Her Arap ülkesinin bir 15 Temmuz yaşamasını gerektiğini, bir iç temizliğin onlar için de şart olduğunu, bölgeye çeşitli vasıtalar ile anlatırdım.
—————————————————–
– BM’nin ne kadar çöp bir oluşum olduğunu göstermek için, sürekli onları toplantıya çağırır ve çok basit ve net konularda dahi evet diyememelerini sağlar, bunları yarın dünya 5’ten büyüktür başlığında kullanırdım, savaş suçlarını, bebek ölümlerini, fosfor bombalarını ve nicelerini hatırlatırdım. Güvenlik konseyinin hiç bir önemi kalmadığını bu ortamda daha çok vurgulardım. Güvenlik konseyinin görevinin İsrail’in güvenliğini sağlamak olmadığını söylerdim.
—————————————————–
– Düşmanın sağ kolunu kesmek ile sol kolunu kesmek arasında çok fark yoktur. Uluslararası hukuk çerçevesinde, “pkk ile” mücadele için, Suriye’ye karadan girerdim.
—————————————————–
– İncirlik üssünde Abd’nin faaliyetlerine son verirdim. Adamlar bize uçağı vermiyor, parasını da vermiyor, başka uçak da vermiyor, bize zaten ne yapmak istiyorlarsa yapıyorlar, üstelik bunları yaparken, hak hukuk da dinlemiyorlar.. Bu üssü tereyağından kıl çeker gibi kapatacak “gerekli altyapıyı” devletimiz kısa sürede hazırlar, orası devletimizin bileceği iş. —————————————————–
– Avrupa birliği ile gümrük ve geri kabul anlaşmalarını yeniden müzakere için toplantılar düzenlemeye başlardım.
—————————————————–
– Doğu Akdeniz, Türkiye’nin tek başına kontrol edebileceği ve yiyebileceği, küçük bir pasta değildir. Gerek enerji koridoru, gerek potansiyel enerji sahaları, gerekse de ticaret yolları açısından önemi her geçen gün artmaktadır. Bu pastanın Mısır ile paylaşılmasının önemini, Mısır halkına, çeşitli vasıtalar ile anlatırdım.
—————————————————–
– Kuzey Kıbrıs’ı bu dönemde takviye etmek önemli. Bölgede Kuzey Kıbrıs ile tatbikatlar yapmak önemlidir. Kıbrıs’ın önemi gitgide artmaktadır. Kıbrıs, bölgenin en büyük uçak gemisidir. Bölgede Kıbrıs ile deniz, kara, hava tatbikatı yapardım.
—————————————————–
– Doğu Akdeniz’deki petrol/doğalgaz aramasından vazgeçmemeliyiz. Kesinlikle geri adım atmamalıyız. Çamur volkanlarından, kireç taşlarından sonra, bu kadar sevindirici verilerden sonra, üzeri betonla kapatılacak kuyular dönemine dönmek, büyük hata olur. Bu konunun üzerine daha çok gider, MEB (Münhasır ekonomik bölge) sınırlarımız içinde sondajlara, araştırmalara devam etmeliyiz, hızlandırmalıyız. Buradan gelecek olumlu haber ve duyuru, Karadeniz’dekine benzemeyecektir. Bu nedenlerle; sondaj gemisine ziyarette bulunur, çalışmalar hakkında bilgi alır, arkadaşlara başarılar dilerdim.
—————————————————–
– Pakistan’a resmi ziyarette bulunurdum. Resmi ziyarete 1 saat ayırır, yerel halka 3 saat ayırırdım. Pakistan sokaklarında gezerdim.
—————————————————–
– İçerde, özelliklede sosyal medyada ne kadar yalan haber yayan, iftira eden, hakaret eden var ise, gerçekleri çarpıtan var ise, bu konu ile ilgili yasal düzenlemenin kapsamını genişletir ve sosyal medya temizliği yapardım. Hakaret ile eleştirinin sınırını net olarak ortaya koyardım.
—————————————————–
– Türk, Kürt ve Arap gönüllülerden oluşan milis yapılanmanın, İran’ı hoplatacağı, İran’ın maskesini düşüreceği, Hizbullah’ı psikolojik ve siyasi olarak köşeye sıkıştıracağı, Abd’nin ve İsrail’in dikkatini dağıtacağı eylemlerini şiddetle kınardım. Bölgede yeni terör örgütlerine müsaade edilmeyeceğini söylerdim. Bu örgütlerin tamamı ile mücadelenin öneminden bahsederdim. Suriye’nin ve Lübnan’ın güneylerinde ve hatta Abd üstlerinin çevrelerinde faaliyetler gösteren bu milis yapılanma ile mücadele için, müttefikimiz ABD ile işbirliği içinde olurdum.
—————————————————-
– Sonuç;
– Bu kadarını yapabileceğimizi düşünüyorum.
– Yapabileceklerimizden bir tanesini dahi eksik yapıyorsak, sorumluyuz.
– Daha fazlasını yaptığımızı düşünmek istiyor, inanmak istiyorum. Bunun için dua ediyorum.
—————————————————–
Rabbim, yöneticilerimize, basiret, feraset, cesaret versin. Allah, İslam uğrunda mücadele edenlerin yar ve yardımcısı olsun. Allah, Gazze’de Müslümanların şeref ve izzetini koruyan, savunan, cihad edenleri, zafer ile şereflendirsin. Allah, tüm Müslüman alemine, birlik, beraberlik nasip etsin.
Amin.