Önce Togg’a selam
Başardık. Türkiye, otomotiv alanında da devrimini tamamladı. Robotlar kaynağa, ustalar montaja başladı.
Evet, henüz Sihalar, ihalar kadar yerli değiliz, ama önce başlamak gerekmez mi ? Batarya, motor ve yazılım en önemli üç başlık.. Çalışıyoruz, yapacağız.. Başlangıçta %51 olan yerlilik oranının 3 yıl sonra %65 düzeylerine çıkması planlanıyor.. Olacak, çünkü başladık, çünkü inandık, çünkü ülke olarak destekledik.
Önce bu işe adım atacak, cesaretini, yüreğini ve sermayesini koyacak babayiğitler aradık ve bulduk, sonra da devamı geldi.
Peki gelelim kendi projemize, TEGG yani Türkiye’nin Enerjisi Girişim Grubu.
Bu projede ise 3-5 babayiğit değil, tam 85 milyon babayiğide ihtiyacımız var..
Mevcut durum ?
Türkiye, hepimizin bildiği gibi enerjide dışa bağımlı bir ülke, gelişen sanayisi, artan nüfusu ve büyüyen ekonomisi ile bu ihtiyaç her geçen gün artıyor.
EPDK-Elektrik piyasası 2021 yılı piyasa gelişim raporundan alınan bilgilere göre 2021 yılında kabaca 330 Milyar kwh elektrik üretmişiz, tüketmişiz..
Bu ürettiğimiz enerjinin %33’ünü doğalgaz ve %17’sini ithal kömür ile sağlamışız.
Konumuz olan güneş enerjisinden ise 1 Mw kurulu güç başına 1.500.000 kwh üzerinde enerji üretmişiz. Toplam üretimimizin ancak %7,83’ünü bizim olan, hepimizin olan güneşten elde edebilmişiz. Gökten geleni değil de, yerden, yerin de çok altından geleni, üstelik pahalı olanı tercih etmişiz.
Türkiye’nin güneş enerjisi alanındaki kurulu gücü her geçen gün artıyor, ama biz yürürken, dünya koşuyor. Bu konuda çok ama çok hızlanmamız ve aradaki açığı kapatmak için koşar adımlar değil, dev adımlar atmamız gerekiyor. Gelecek, temiz enerjide..
Çin ve Hindistan çok büyük, çok önemli ve çok stratejik yatırımlar yapıyor. Bunu “en” dediğimiz neredeyse tüm alanlarda görebiliyoruz. Asya’nın ayak sesleri geliyor..
Türkiye, tablodan da görüleceği üzere, güneş enerjisinde çok çok gerilerde, peki müthiş bir yatırım hamlesi ile kısa bir süre içinde ilk 5’e girmek mümkün değil mi?
Türkiye, güneşi de enerjisi de bize yetecek kadar büyük bir ülke. Türkiye, dünyada ilk 10 içinde, hatta düz cam alanında ilk 5 içinde yer alan Şişecam gibi bir markanın sahibi ülke. Güneş var, cam var, panel teknolojisi de artık var, bunları yerleştirecek yeterli alanımız da var.. Geriye sanırım sermaye kaldı ve de sağlam bir irade..
Alan demişken, 100.000 Mw kurulu güç için, (1 Mw = 15.000 m2) toplamda 1.500 km2 bir alana ihtiyacımız var. Yani Konya’nın %5’i.
Nasıl yapacağız ?
Hepimizin ortak olduğu bir şirket kuracağız, 100 milyar tane hissesi olan ve her bir hissesinin değeri 1 dolar olan. Bu kadar paramız var mı peki ? Evet var.
Merkez bankası verilerine göre yurtiçindeki gerçek kişilerin hesaplarında 100 milyar dolar üzerinde mevduat var. Üstelik bu mevduatları enflasyon karşısında, artan emtia fiyatları karşısında, artan konut, araba, arsa, vb. fiyatlar karşısında eriyip gidiyor.
Hisse değeri 1 dolar olan şirketimize hepimiz imkanlarımız ölçüsünde ortak olacağız. 100 milyar dolarlık devasa bir yatırımımız olacak. Hissedarları tüm Türkiye olacak, belki de çok çok muhtemel, dışardan da ortaklarımız, yatırımcılarımız olacak. Yeter ki kaliteli dürüst şeffaf bir yönetim olsun..
Bu yatırım ile neler mi yapacağız ?
ilk etapta 100.000 Mw’lık kurulu güce sahip güneş enerjisi tesisi kuracağız.
Bu tesisi kuracağımız panel fabrikamızı da yapacağız, var olanlara ortak olacağız.
Bu fabrikaya cam tedarik edecek cam firmalarının borsadaki hisselerini alıp, o şirketlere de ortak olacağız.
Kendi panelimizi, kendi elektriğimizi üreteceğiz. Tükettiğimiz elektriğin parasını kendimize ödeyeceğiz..
Güneş enerjisi için gerekli uygun arazileri de bu yerleri satıp/kiralayıp şirkete ortak olanlardan temin edeceğiz, ya da sermayemiz ile kendimiz alacağız.
Böylece tam kapasite olarak faaliyete geçtiğinde bir yıl içinde 150 milyar kwh elektrik enerjisi üretmiş olacağız. Yani şu anki toplam tüketimimizin neredeyse yarısı. (Belki o dönemde %30-40’ı)
Kazandığımız paralar ile daha sonra kapasitemizi arttıracağız, başka ülkelere de satacağız, şirketimiz para kazanacak, ülkemizin cari açığı çok önemli ölçüde azalacak, dolara bağımlılığımız azalacak, doğalgazdan ve ithal kömürden kurtulacağız, evlerde klima ile ısınabileceğiz, ocaklarımızda elektriği kullanabileceğiz, suyumuzu elektrikle ısıtabileceğiz.. Böylece kur baskısından ve enflasyondan da kurtulmuş olacağız. Ucuz enerji ile dünyada rekabetçi olacağız. Sanayide daha çok ürün satacağız. Daha çok istihdam sağlayacağız. Büyük çark bir kez döndü mü, artık istesek de zaten durduramayız..
Peki neden yap(a)mıyoruz ?
Vatandaşımız sofrasından yıllar yıllar içinde nice zahmetlerle arttırdığı birikimini kime teslim edecek ? Bu şirketi kim yönetecek, ne kadar şeffaf yönetecek ? Yeni bir tosuncuk vakası mı olacak? 100 milyar dolarlık bir dolandırıcılık filmi mi izleyeceğiz ?
İşte tam da bu sorular nedeniyle yapamıyoruz, yapmıyoruz.. Bu ve benzeri bir çok projeye oysa vatandaşlarımız ortak olabilir, katkı sunabilir.
Yap işlet devlet projelerinde geçiş garantili ağır finansman yükleri olan ve hepimize pahalıya mal olan projeleri niye hep birlikte şirketler kurup yapmıyoruz ?
Neden böylesine büyük enerji yatırımlarını hep birlikte kendimiz yapmıyoruz ?
Neden dünyanın en büyük gübre fabrikalarını, en büyük çimento fabrikalarını, en büyük demir çelik fabrikalarını hep birlikte yapmıyoruz ?
Galiba birbirimize güvenmiyoruz ve daha da kötüsü sanırım devletimize de güvenmiyoruz..
Herkesin güvenebileceği, bu şirketi ve bu büyük sermayeyi teslim edebileceği 11 kişilik bir yönetim takımımız yok mu ? Bu sorumluluğun yükünü, başının üstünde taşıyabilecek 100 kişilik bir icra ekibi yok mu ? Bence var..
Birlik olma zamanı
Büyük balıklar küçük balıkları yutuyor, dünya hızla 5-10 firmanın tekeli olmaya doğru ilerliyor. Bugün artık büyük balıklar büyük balıkları bile yutuyor. Örneğin bir büyük bir başka büyük olan twitter’ı alıyor. Ayakta kalmak, güçlü olmak için ülke olarak birlik olmaktan başka çaremiz yok. Birbirimizi sevmekten, birbirimize güvenmekten, birbirimizi anlamaktan başka bir çıkış yok. Güçlü olmak, güçlü kalmak, bağımsız bir şekilde özgürce ve refah içinde yaşamak istiyor isek, bunu hep birlikte başarmak zorundayız.
TEGG’i ve nicelerini kurmak, büyütmek zorundayız..