Bu kadar gerilimi yüksek bir seçim kampanyası ardından belki de en sevindirici olanı, kazasız belasız büyük bir sıkıntı yaşamadan şu süreci salimen atlattık. Hem katılım oranı ile, hem de oy kullanma ve sonraki süreçlerin sıkıntısız geçmesi ile kongre basan ABD’ye de ülkece güzel bir demokrasi dersi verdik. Oy kullanan herkes ülkemiz için hayırlısı olsun dedi.

Türkiye vekillerini seçti, cumhurbaşkanını ise henüz seçemedi. Seçim ikinci tura kaldı.

Kısa kısa notlar ve alt başlıklar halinde gözlemlerimi paylaşacak, kendi penceremden sonucu değerlendireceğim.

Genel değerlendirme

Bu seçim en üst başlıkta ülkenin PKK’ya olan hassasiyetinin bir sınaması idi belki de.. Bunu seçim sürecinden değil, seçim sonuçlarından anlıyoruz. Soğandan daha ziyade, millet, bayrak, vatan kavramları ön plandaydı yani.. Ekonomik sıkıntılar, deprem, muhalif tarafta birleşen önce 6lı, sonra 7li ve sonrasında 9lu masa ve her şeye rağmen yine seçimden birinci çıkan Ak Parti ve onu Ak parti yapan lideri Recep Tayyip Erdoğan.

Bu tespiti yapmak, vurgulamak için en başa bunu yazmayı uygun gördüm. Yerel seçimlerde etkili olan patatesin yerini, bu kez soğan alamamıştı. Bu ülke, bazı siyasilerin(bölücülerin) düşündüğü gibi özerkliğe uygun değil, hem de hiç. 5 yıl daha gündemde yok, sonrasında da olmayacak.

En başta muhalefet için olması gereken şu idi. Masadan tek aday çıkmamalı aday olmak isteyen aday olmalı idi. Böylece Kemal Kılıçdaroğlu dışındaki diğer adaylar karşı taraftan oy alabilirdi. Seçim ikinci tura kaldığında ise, tüm muhalefet daha güçlü kenetlenir, doğru aday üzerinde mutabık kalmış olurlardı. Ama bir akıl bunu engelledi ve herkesi olabilecek son kişi olan Kemal Kılıçdaroğlu üzerinde topladı. O akıl kimdi?

Kemal Kılıçdaroğlu

Seçim akşamı güvendikleri ajans ve televizyon kanalları dahi Ak parti önde diye canlı yayının bir köşesinde gösterirken, aynı ekranın ortasında öndeyiz diye seçmenini ikna etmeye çalışıyordu, arkasındaki partili kız ise canlı yayında şaşkınlığını gizleyemiyordu. Hayat ona acımasız davranıyor. En büyük hatası hdp’ye mesafe koymamak oldu. Umarım bunun farkındadır. Daha da önemlisi, umarım buna pişmandır. Zor ama bir şansı hala var. Elini masaya vurarak koltuğunu sağlama almaya çalışıyor. Buradayım diyor. İkinci tur için 2 hafta var. Siyaset için çok uzun bir süre. Yine olmazsa, artık zorlamamalı. Siyasetin önünü açmalı. Yok eğer cumhurbaşkanı seçilebilirse, bu kadar cumhurbaşkanı yardımcısı ve hdpnin gölgesi onu bekliyor.

Chp Seçmeni

Ben hiç bir seçmenin hiç bir lidere bu kadar kredi verdiğini hatırlamıyorum. Erdoğan’ın bile kendi tabanında bu kadar kredisi yoktur. Emin olun. Güvendiklerinden mi, çaresiz olduklarından mı, umut bağladıklarından mı, niye bilmiyorum. Yenilgi yenilgi büyüyen zaferler mi yoksa. İyi ama o şiir bu tabana değil ki.. Rahmetli Sezai Karakoç’u yanlış anladılar.

Mustafa Kemal Paşa-Chp-Misak-ı Milli ve Özerklik

“Vatanımızın hududu olacak bu hududu ihtimaldir ki, teferruatıyla bilmeyen arkadaşlarımız vardır. Bunu: Şark hududuna Elviye-i Selaseyi (Kars, Ardahan ve Batum) dâhil ederek tasavvur buyurunuz. Garp hududu Edirne’den bildiğimiz gibi geçiyor. En büyük tebeddülat, Güney hududunda olmuştur. Güney hududu İskenderun güneyinden başlar. Halep ile Katma arasından Cerablus Köprüsü’ne müntehi olur bir hat ve Şark parçasında da Musul vilayeti, Süleymaniye ve Kerkük havalisi ve bu iki mıntıkayı yekdiğerine kalbeden hat. Efendiler; bu hudut, sırf askeri mülâhazat ile çizilmiş bir hudut değildir, hudud-ı millî’dir.”(MUSTAFA KEMAL PAŞA)

Konuyu yanlış anlayınca sonuçları da böyle oluyor.

Seçimin En Kazananları

Bir ittifak düşünün, oy olarak hiç katkınız yok, maddi olarak da çok katkınız yok, sandık günü saha da pek katkınız yok, ama millet vekiliniz çok. Deva 14/25 , Gelecek 10/19, Saadet 10/14, Demokrat Parti 3/3 performansı ve toplamda 37 vekil ile meclise girdi. Teknik karşılığı kabaca %6-7’lik bir oy… Yoksa Ak partinin düşen oyunu bunlar mı almış, o zaman Chp’nin hiç değişmeyen %25 oyunun kalanı nerede? Nasreddin Hoca’nın fıkrası gibi..

– Hanım, kedi iki kilo geliyor. Eğer bu etse kedi nerede? Yok, eğer bu kedi ise et nerde?

Meral Akşener

Çok pişman. Masadan kalktığında döndüğüne mi, yüzüme ışık vuruyordu ondan öyle gözüktüm dediğine mi, ya da en baştan masaya oturduğuna mı. Bilemiyorum. Ama bir şeyi biliyorum. Çok pişman. Çok daha fazla oy alabilirdi, ta ki Kemal Bey onu Hdp ile değişene kadar.

Ekrem İmamoğlu-Mansur Yavaş

Önce cumhurbaşkanı olacaklardı, sonra belediye başkanı kaldılar, sonra birden cumhurbaşkanı yardımcısı oldular ve kendilerini meydanlarda buldular. Seçim bitti ve koşarak belediyelerine geri gittiler. Meral Akşener bu iki ismi göreve davet ettiğinde acaba Kemal beyin belediye başkanı olarak kalmakla doğru yapmışlar mıydı ? Siyaset işi biraz cesaret işi. Doğru zamanda doğru hamle atabilme işi. İlk turda Kemal Kılıçdaroğlu mu yoksa bu başkanlar mı daha çok oy alırdı? Ya da Kemal beyle birlikte yarışa girseler, ikinci tura hangi isim kalır ve Erdoğan’la yarışırdı ?

Birleşe Birleşe Büyüyeceğiz

(Chp+5 parti) x (Ekrem+Mansur)+Hdp < (Chp+5 parti) x (Ekrem+Mansur)

Bütün varlıkları bir sepette toplamak risklidir.

Milliyetçi Hareket Partisi

Ülkenin böyle kritik durumlarda biriken enerjisini boşaltacağı bir partiye ihtiyaç var, kendini güvende hissedeceği.. Yine günlerden öyle bir gün oldu.. Ak partiye kızanlar da, iyi partiye kızanlar da, 6lı masada olmaması gerektiğini anlayanlar da oradaydı..

Kendisinden çok çok daha az oy alan Hdp çok daha fazla vekil çıkardı. Burada Ak parti ile istişare edip bazı yerlerde adayını Ak parti içinde gösterebilir, daha çok vekil alabilirdi.

Yeniden Refah Partisi

Seçime kendi logosu ile girdi. Er meydanına çıkmaya cesaret etti. Bu bile başlı başlına övgüyü hak ediyordu. Seçmen de bu tavrı boşa çıkarmadı. Desteğini verdi. Fatih Erbakan’ın meclis performansını merak ediyor ve takip ediyor olacağım. Özellikle muhafazakar kesimde bir çok hassas konuda önemli destekler aldı, farklı açılımlar yaptı.

Sinan Oğan

Seçim süreci boyunca olumlu, pozitif, düzgün bir üslup ile konuştu. Bir çok kesimin takdirini kazandı. Bir çok doğru noktaya da parmak bastı. Ekranlarda çok yer bulamasa da sandıkta önemli bir yer buldu. Seçime bir kaç gün kala “Masaya oturduğumuz taraflarla taleplerimizi konuşacağız. Taleplerimizin başında terörle arasına mesafe koymak olacak. Tabii ki biz bedavadan ortak olmayacağız, bizim de bakanlıklar, cumhurbaşkanı yardımcılığı gibi taleplerimiz olacak. Anlaşırsak hükümetin içinde yer alacağız, anlaşamazsak da yolumuza bakacağız.” dedi ve muhalif kesimin tepkisini aldı. Aman fazla kızmayın sonra lazım olur gibisinden de açıklamalar yaptı. Nitekim lazım da oldu. Şimdi Kemal bey için yeni bir matematik.. Oğan mı Hdp mi..

İşçi Partisi

Mecliste Chp’den daha sert muhalefet yapıyor. Beklenti daha fazlası idi ama beklenti altında oy aldılar. Chp içinde daha çok vekil çıkarabilirlerdi sanki. Öyle ya bir gelecek, bir deva, bir saadet partisinden nesi eksik, fazlası bile var. Onlar emek ve özerklik ittifakında olmayı seçti.

Hüdapar

Akparti listelerinden meclise 4 vekil soktu. Doğuda sandıklarda mücadele verdi.. Mecliste Kürtlerin temsilcisi olarak ortaya çıkan hdp ile olacak diyaloglarını şimdiden merak ediyorum. Doğuda neler yaşanmış, aslında olan neymiş, iki taraftan da dinleyeceğiz göreceğiz.. Her ikisi de kürdistan diyor. Birisi Türkiye bayrağı sallamazken diğeri sallıyor. Bakalım hangi kürdistan..

Hdp

Seloya özgürlük, apoya özgürlük, özerklik istiyoruz, kapalı kapılar arkasında konuştuklarını açıkla, tutsakları serbest bırakacağız, suriyede yaptığımızı burada da yapacağız, afrini geri alacağız ve dahası.. Bir tespit.. Terör baskısı azaldıkça, hdp oyları azalıyor.

Yurtdışı Oylar

Seçmenleri uyutmadı.. Bir tarafa heyecan ve umut, diğer tarafa da korku ve endişe oldu. Yurt dışı oyların ağırlıklı olduğu Almanya, Belçika, Avusturya, Fransa, Hollanda gibi yerlerde %60-%70 arası Erdoğan tercih edilirken, yine yüksek oya sahip İngiltere ve ABD’de ise %80 civarı oylarla Kemal Bey tercih ediliyordu. Yurtdışındaki seçmen biraz konforundan taviz verseydi, sandığa gitseydi, Erdoğan ilk turda seçilebilirdi. Kemal Bey’e oy verenler ise 2.000 dolar uçak biletini dahi gözden çıkarabilmişti. İkinci tur için sandığa gitmeyen yurtdışı oylar da önemli olacak.

Geçersiz Oylar

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 1 milyon geçersiz oy, vekillik seçiminde ise 1.400.000 geçersiz oy var. Bu oyların neyi geçersiz, niye geçersiz, bunları YSK’nın da analiz etmesi gerekiyor. Pusulalar, mühürler, tasarımlar, bilgilendirme, sandık kurulları, oy verme süreçleri.. Başkanlık sisteminde her oyun önemi büyük.. Seçime girecek parti listesini ufaltmak, şartları bir miktar daha ağırlaştırmak gerek. 1 metre pusulada hata 400.000 artmış.

Sandığa Gitmeyen Ak partililer

Bu seçimde muhalefet var gücüyle seçime gitme noktasında elinden geleni yaptı. Chp’nin yüksek oy aldığı yerlerde katılım oranları çok çok daha fazla. Ak parti seçmenini sandığa götürmede Chp kadar başarılı olamadı. İstanbul mitinginden alınan enerji, sandığa yansımadı. 64 milyon seçmen 54 milyon geçerli oy var. Bu sandığa yansımayan oyların çoğu da Ak parti seçmeni. Anadoluda çalışan Hdp’li olan ve seçime sandığa gidemeyen işçiler var evet, ama asıl çoğunluk Ak partiye oy veren ihtiyar dedeler neneler, şehirde çalışan işçiler, fabrikada çalışanlar, inşaatta çalışanlar.. İkinci tur için sandığa yansımayan 10 milyon oy var bu konu her iki taraf için de oldukça mühim.

Ak Parti

Erdoğan’ın ekmeğini daha ne kadar yiyecek. Erdoğan partiyi ne kadar daha taşıyabilecek bilmiyorum. Kendisinden sonrası için Ak partiyi konumlandıramıyorum. Sonunu Özal ve Demirel’in partisi gibi görüyorum. Böyle olmaması için liderine yük değil destek olması gerek. İçinde kokaincileri, har vurup harman savuran zengin züppeleri barındırmaması gerek, Bağdat Caddesi değil, Anadolu kokması gerek.. Seçim günü sandıklara müşahit arayan bir parti olmaması gerek. İçinde kendi çıkarını değil, ülkesinin çıkarını düşünen vekilleri olmalı, yanlış yapanı iteleyen kötüleyen denetimleri olmalı.. Suçluyu koruyan değil, gözünün yaşına bakmayan anlayışı olmalı. Adı gibi adaletli olmalı. Yoksa yok olmayı da göze almalı. Oysa dava, hep var olmayı gerektirir.

Recep Tayyip Erdoğan

Liderlik ruhu başka bir şey. Böyle eğitimi kursu falan var ama pek onla alakası olduğunu düşünmüyorum. Deprem olmuş yerle yeksan olmuş şehirler var. Seçim sonucu gösterdi ki seçmen, bedava ev vereni değil, ev verebileni seçti. Sana söz diyeni değil, sözünde duranı seçti. Seçim sonunda üzülmüştür. Bu sefer balkon istediği gibi olmadı, meydan da zaten o kadar dolmadı. Evet ekonomide sorunlar var. İnsanlar 20 yıl öncesindeki gibi kolay ev araba alamıyor. Düğünlerde çeyrek altın takamıyor. Zenginle fakirin arasında makas açılıyor. Ama tüm bunlara rağmen millette kredisi tükenmiyor.

Ama azalıyor.

İnsan en sevdiği yemeği 20 yıl üst üste yiyebilir mi, ya da en sevdiği kıyafeti üst üste giyebilir mi.. Bunların farkında olması lazım. Bu nedenle çok da üzülmemeli. Eğer Cumhurbaşkanı seçilirse son 5 yılı. Bir daha aday olamayacak. İnsanlar hep en son ne yaptılarsa öyle hatırlanırlar. O da iyi hatırlanmak ister kuşkusuz. Son döneminde kendi çevresinde ne kadar yararsız, ona zarar veren isim varsa temizlemeli. Ülke adına atılması gereken ne kadar doğru adam varsa, oy kaygısı olmaksızın atmalı. Fetö ve pkk ile olan mücadele son noktayı koyacak hamleler yapmalı. Çünkü bir daha bu işleri uzun bir süre cesaret edip yapabilecek birisi gelemeyebilir.

Ülkenin şüphesiz en çok çalışan vatandaşı o oldu, ülke ülke dolaştı. Bir siyasetçinin bir yılda yaptığı tatili, 20 yılda yapmadı. Ondan sonra gelecek lidere yüksek bir çalışma çıtası koydu. Artık ondan sonra gelecek olan en az onun kadar çalışkan olmak zorunda. Eğer cumhurbaşkanı olursa, bu son dönemde yapması gereken en önemli şey ise, adaleti tesis etmek. Adalet ve kalkınma partisi döneminde evet bir miktar kalkındık ama adalette çok bir yol alamadık.

İkinci tur

Kemal Kılıçdaroğlu öncelikle motivasyonu diri tutmak zorunda. Moraller düşer de sandığa katılım azalırsa işi çok zor. Arada 2 milyondan fazla bir oy farkı varken, en önemli konu bu. Parti içinden çıkacak olumsuz sesleri bir müddet ötelemek gerekiyor. Partililer de bunca yıl sabretmiş, bir 14 gün daha sabretmeyi bilmeli.

3 milyon oy almış Sinan Oğan ile çok hassas bir diplomasi yürütmek zorunda. Aynı zamanda Sinan Oğan’da koltuk-taban dengesini bu noktada ne kadar koruyabilecek, masanın altından çıkıp masaya gölge eden hdp nin olduğu yerde, nasıl bir pazarlık süreci yürütecek seçmenin en çok takip edeceği konular bunlar olacak.

Erdoğan tarafında ise, yurt dışı oylar, seçime gitmeyen seçmen ana gündem maddesi gibi duruyor. Sinan Oğan’la masaya oturmak istemeyebilir. Neticede 2 milyondan fazla oy farkı ile önde. Ancak o seçmeni yok saymak yahut nasıl olsa hdpnin olduğu yere gitmez diyerek oyları cepte görmek de hata olacaktır. Ak parti tabanında ve Ak parti genel merkezinde yine bir gevşeme görüyorum. 14 mayıs öncesindeki rehavet hiç azalmış değil gibi. Sandıklarda gereken hassasiyet maalesef yok.

Seçmen kendini cepte görmek öyle hissetmek istemez, değerli görmek, değerli hissetmek ister. Bu gibi durumların acı tecrübeleri siyasi tarihte bolca mevcut. Hassas bir dönemden geçiliyor. Bu dönemde ekonomide, dış politikada, iç güvenlik meselelerinde de gündemler değişebilir.

Neticede bu ülke hepimizin. En güzeli en doğrusu en iyi olsun isteriz hepimiz.

Allah ülkemize birlik beraberlik versin.

Bir atan kalpler nasip etsin.

Ülkemiz için hayırlısı ne ise o olsun.