Kalıpçı yok, demirci yok, duvarcı yok, seramikçi yok, şoför yok, operatör yok, bu işleri kim yapacak ?
Hadi Türk vatandaşları çalışmıyor.. Suriyelilerin Afganların da çalışma izni yok, sgk girişleri olamıyor..
Dolar kuru yüksek, çalışanlar 3.000 $ maaşla yurt dışına gidiyor, “ihracatımız artıyor”.. Yemekleri, konaklamaları, yol ve izin süreçleri şirketler tarafından karşılanıyor.. Türkiye’de ise ücretler günlük 500-600 TL ve üzerinde seyretmeye başladı, yukarı yönlü artış arz-talep dengesinde devam ediyor.
Peki üniversitelerde durum ne ? Her yıl on binlerce, yüzbinlerce mezun.. Niye okuduğunu, ne için okuduğunu bilmeyen..
Devlet; Televizyonlarda, sinemalarda, kitaplarda hep beyaz yakalıları ön plana çıkardı, dizilerde, özellikle son 10 yıldır, hep takım elbiseleri adamları gördük.. Eli nasırlı, alnı terlemiş adamları buralarda görmez olduk, sosyal olarak da ayırdık, ayrıştırdık, bu adamlara kız mı verilir dedik, en çok da inşaat sektörü için dedik..
Terlemeyi unuttuk, unutturduk, kolay yoldan para kazanmayı seçtik, meslek sahibi olmayı seçmedik. Önce çırak olmanın önemini bilmedik. Sonuç; İnşaat gibi zanaat gerektiren, yorulmayı, terlemeyi gerektiren, emek yoğun bu iş için artık çalışacak adam kalmadı.. Bu sadece parayla açıklanacak bir durum değil, aynı zamanda sosyal, toplumsal bir durum..
Son 10 yılda sektörel bazda çalışan sayıları ne olmuş ?

Geçen yıl ile bu yıl arasında durum ne ?

Özellikle Mart 2020 sonrası hizmet sektörü ve sanayi sektöründe çalışan sayılarında gözle görülür bir artış var. Bunu yukarıdaki grafikten rahatlıkla görmek mümkün.. İnşaatta ise çalışan sayıları, durgun, durağan.. Çalışan sayıları artmıyor, öte taraftan işverenler çalıştıracak adam arıyor ama bulamıyor.. Üstelik inşaat sektörü, yapay zeka, dijital dönüşüm gibi güncel kavramlar sonucu çalışan sayısının olumsuz olarak etkileneceği bir alan da değil..
Mesleklere toplumda da hak ettiği değeri vermek gerekiyor. Bunun için toplumsal mühendislik çalışmaları da yapılması gerekli. İade-i itibar şart.. Sorun sadece emeğin karşılığını alma meselesi de değil, yani inşaat sektörü için problem yalnızca ekonomik de değil. Bu sektörde ayda 15 bin tl kazanabilecek birisi, bu işi değil, 8.000 TL ile maaş ile hizmet sektöründe “daha itibarlı” başka bir işi yapmayı seçiyor. Gençler için inşaat sektöründe çalışmak “amele olmak” anlamına geliyor. Bu da gençler üzerinde ciddi bir olumsuz algı yaratıyor. 6-12 aylık bir çıraklık süresi sonunda bir meslek sahibi olmak yerine diplomalı işsiz olarak gezmeyi yaşamayı tercih ediyoruz.. Diplomalı saygınlık..
İnşaat, tarım-hayvancılık (gıda), tekstil, 3 temel ihtiyaç. Ülkelerin kalkınmasında, altyapı eksikliklerinin giderilmesinde, inşaat hep diğer sektörlere hizmet eden sektör oldu, olacak. Sanayici bir sanayi yatırımı yapacak ise, önce inşaat gerekli, bir enerji tesisi kurulacak ise, yine önce inşaat gerekli, yazılım firmasının da başını sokacağı alan için, yine bir inşaat gerekli.. Turizm sektörü için inşaat gerekli, sağlık sektörü için inşaat gerekli, bankacılık için de inşaat gerekli, tüm bu alanlarda çalışan insanların akşam uyuyacağı alanlar için de inşaat gerekli, evlerinden işlerine ulaşmak için de inşaat gerekli, mallarını yollayacakları limanlar için de inşaat gerekli.. Saymakla bitmeyecek kadar geniş, köklü ve temel bir ihtiyaç inşaat. İnşaat bir başka deyişle medeniyete giden yolun da adı.. Civil Engineering..
Türkiye Müteahhitler Birliği’nin hazırlamış olduğu rapora göre inşaat sektörü 1972-2021 yılları arasında yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde 131 ülkede 453 milyar ABD Doları tutarında 11.125 proje üstlenmiştir. Son 20 yıldaki sözleşme büyüklükleri ise şu şekilde..

Aynı raporda en büyük 250 müteahhitlik firmasının sıralamasında ise, Türkiye’nin uzun yıllardır ilk üçteki yerini koruduğu görülüyor.. İnşaat sektörü, Türkiye için döviz kazandırıcı faaliyetler kapsamında da önemli bir yere sahip..

İnşaat, Türkiye için her zaman önemli, sürekli gündemde olan, yerini koruyan bir sektör olarak karşımızda. Ancak yakın dönemde yaşanan gelişmeler ve devamındaki takip eden süreçler neticesinde inşaat sektörünü özellikle yurt içi projeler için kötü günler bekliyor.. Devletin gerek toplumsal mühendislik çalışmaları ile, gerekse de doğrudan yapacağı hamleler ile inşaat sektöründeki eleman açığının teminine yönelik adımlar atması gerekiyor. Aksi halde Avrupa’nın yakın dönemde lojistik, havacılık gibi sektörlerde karşılaştığı sorunları Türkiye’nin de benzer bir şekilde bu sektörde kısa bir zaman diliminde yaşaması kaçınılmaz..
Ama hepsinden önce şunu unutmayalım… İnşaat sektörü için sorun sadece ekonomik değil..